Abidin Emmi (Abidöğ) İle İlgili Anılar

ABİDİN EMMİ (ABİDÖG) İLE İLGİLİ ANILAR 
Tahsin ÖZTÜRK
 Toplumların kültürleri, yaşayış biçimleri, değer yargıları, sosyal ve kültürel özellikleri bize bıraktıkları ile anlaşılır yasadıkları yerlerin yapısı, şiirleri, tarihi yapıları gibi anılarda geçmiş kültürün değerli belgeleridir. Her yerde olduğu gibi bizim köyde de belli insanlar hatıralarıyla, sözleri ile daha çok öne çıkar ve daha çok konuşulur. Bunlardan biri de bizim eski köyde Abidin Emmi (Abidög) idi. Abidin Emmi hazır cevap, zeki ve sözünü çekinmeden söyleyen dobra biri idi. Onunla ilgili birkaç anımı anlatmak istiyorum. 

Abidin Emmi İle Yolculuk 

1970’li yıllar, ben Adana’dan üniversite ön kayıt işlemini yaptırdım dönerken, Abidin Emminin oğlu İsmail, “Babam burada ilk defa Malatya dışına yolculuk ediyor, giderken yanında götür” dedi ve Abidin emmi ile aksam Malatya otobüsüne bindik. Takriben iki saat sonra otobüs durdu ve insanların bir kısmı indi ben inmedim ve bir şey sormayınca, “Maşallah ağam da ağa imiş” diyerek ilk vuruşunu yaptı. 
Birkaç saat sonra tekrar durunca herkes gibi biz de indik ihtiyacını sordum ve “Bana o ağzı açılınca patlayanlardan al” diye tarif edince gazoz istediğini anladım. Büfe çok kalabalıktı, herkes bir şeyler istiyordu, derken gazozu aldım ve verdim. “Bana bardak lazım böyle içemem” dedi ve ısrarıma rağmen içmedi. İlle bardak deyip bu sefer kendisi büfenin önündeki kalabalığa dalıp “bardak istiyorum” diye büfeciye ulaşmaya çalıştı. Büfeci çok meşgul ve kızıyor cevap vermiyor ama Abidin emmi ısrarlı. Büfeci ile aralarında şöyle bir diyalog oldu. 
Abidin Emmi, “Bardak versene!” deyince büfeci, “Bardak yok, şapkana doldur!” dedi. Abidin Emmi, “Şapkam da senin ağzın gibi darmadağınık su duracağı yok!” diye karşılık verdi. Baktım ki iş kötüye gidiyor, koluna girip uzaklaştırdım. 
Gece bir kaç saat sonra tekrar mola verdik ve aşağıya indik. Tuvalete gitmek istediğini söyledi birlikte girdik. Ben henüz içerde iken dışarıda bir kalabalık duyunca hemen çabucak dışarı cıktım. Abidin emmi şalvarının uçkurunu çekerek uzaklaşmaya çalışırken tuvalet bekçisi çocuk şalvarının peyiğinden asılmış bırakmıyor, bağrışıyorlardı. Abidin Emmi, “Buncağız için ne parası imiş, ne yaptım ki ne verem, duru su için de mi para verilir baba?”diyerek bekçi ile kapışmışlardı. Ben hemen bekçiye parasını verdim ve uzaklaştık. 
Son molada yine “tuvalete çıkacağım” deyince ve tuvalete yöneldiğimi görünce, “Nereye? Öyle beni yine oraya götürme, parayla mı yapacağım? Ben kendim hallederim” deyip şalvarının bağcıklarını tutarak karanlığa daldı. [1]

“Sen ‘Yok’ Nedir Bilir misin?” 

Herhalde o zamanlar bizler 14-15 yaşlarındayız… 
Hekimhan yolu üzerinde bulunan Bağırsak deresine devlet halk işbirliği ile köprü yapılacak. Bunun için kaymakam köylerden yardım topluyordu. Bizim köyde Abidin Emmi tüm istemlere rağmen muhtara para vermemiş. 
Medigöğlerin damın üstünde kaymakam sandalyede oturuyor, önünde masa ve makbuzlar var. Abidin Emmiyi bekçi ile tarladan getirttiler. 
Kaymakam alttan alarak anlatmaya başladı. “Bir sen kaldın, hayırlı bir iş için bir hayır da sen yap” gibi şeyler söyledi. 
Abidin Emmi birden bir ayak biraz ileride pozisyon aldı, şapkasını eğdi; Kaymakam, kaymakam! Sen ‘yok’ nedir bilir misin? ‘Yok’un avradını sen de, ben de…” diye küfürlü söyleyince, kaymakam toparlandı, “Tamam, tamam” deyip köyden ayrıldı. [2]


[1] 14 Nisan 2014 tarihinde Tahsin Öztürk’ten derlendi.
[2] 15 Ocak 2019 tarihinde Tahsin Öztürk’ten derlendi.

Yorumlar

Popüler Yayınlar