Hüseyin Başaran'ın ‘Mezirme’de Eskimeyen Yüzler’ kitabı Yayınlandı
Hüseyin Başaran'ın ‘Mezirme’de Eskimeyen Yüzler’ Kitabı Yayınlandı
Şiirle dokudum rüzgârımın kumaşını
Şiirle topladım, yağmurun kiremitteki ayak izlerini Şiirle demledim yorgunluğumun çayını
Ve şiirle ürküttüm,
Korktuğum gecelerin esmer yüzünü.
***
Eskimeyen yüzleriniz kaldı bende koyaklardan,
Kır çiçeklerinin dalından topladığım.
Mezirme’nin dar sokaklarında yakaladım sesinizin rengini.
Ve şiirle ürküttüm,
Korktuğum gecelerin esmer yüzünü.
***
Eskimeyen yüzleriniz kaldı bende koyaklardan,
Kır çiçeklerinin dalından topladığım.
Mezirme’nin dar sokaklarında yakaladım sesinizin rengini.
Hüseyin Başaran'ın Nuriye Başaran ile birlikte yayına hazırladığımız ‘Mezirme’de Eskimeyen Yüzler’ kitabı yayınlandı. 128 sayfalık kitabın kapağını da kendim düzenledim. Arka kapakta Nurullah Erol'un çekmiş olduğu Ballıkaya fotoğrafı ile şiir alıntısı yer aldı.
Nuriye Başaran ve Naciye Erol'un Sunusu
Bu kitapta yer alan kişilerle ilgili anlatımlar kısa da olsa yeni kuşakların büyükanne ve dedelerinin kişisel özelliklerini lakaplarını öğrenmeleri açısından bir belge niteliği taşımaktadır.
Şiirsel nitelikteki yazıları okurken kimi zamanı hüzün, kimi zaman özlem, kimi zaman da gururlandığımız bölümler sizi günümüzden alıp çok eskilere götürecektir.
Bizim de çocukluğumuzun birlikte geçtiği birçok kişi var. Ancak bunlardan birini, dedemiz Eyüp Kutlu’yu (Namı diğer Hacanın Ayıp, sevgili annemizin babası) tanımak isterdik. Hümanist ve birleştirici kişilik ve daha niceleri...
Hepsini saygı ve sevgi ile anıyoruz.
"Eskimeyen yüzleriniz kaldı bende koyaklardan,
Kır çiçeklerinin dalından topladığım.”
Bu kitapta yer alan kişilerle ilgili anlatımlar kısa da olsa yeni kuşakların büyükanne ve dedelerinin kişisel özelliklerini lakaplarını öğrenmeleri açısından bir belge niteliği taşımaktadır.
Şiirsel nitelikteki yazıları okurken kimi zamanı hüzün, kimi zaman özlem, kimi zaman da gururlandığımız bölümler sizi günümüzden alıp çok eskilere götürecektir.
Bizim de çocukluğumuzun birlikte geçtiği birçok kişi var. Ancak bunlardan birini, dedemiz Eyüp Kutlu’yu (Namı diğer Hacanın Ayıp, sevgili annemizin babası) tanımak isterdik. Hümanist ve birleştirici kişilik ve daha niceleri...
Hepsini saygı ve sevgi ile anıyoruz.
Kendi Kaleminden Hüseyin Başaran
İlkokul, ortaokul, öğretmen okulu, müzik bölümünden geçtikten sonra kardeşlerimle beraber altı yıl Ruhi Su Korosuna devam ettik. Daha sonra Hocam Jirair Aslanyan’dan on bir yıl şan eğitimi aldım.
Müziğin yanında şiire olan tutkum yanımdan hiç ayrılmadı. Şiiri; dilin, yaşamın ve kültürün deli rüzgârı olarak gördüm. Bendeki beni bize çeviren insan sıcaklığı olarak algıladım.
Şiirle dokudum rüzgârımın kumaşını
Şiirle topladım, yağmurun kiremitteki ayak izlerini
7 Mayıs 1950 tarihinde Hekimhan’ın Ballıkaya köyünde doğmuşum. Çocukluğum; toprağın ve doğanın iç dünyasındaki armonik yapıyla iç içe geçti. Ozan Dedem Âşık Yusuf Başaran ve Babam Mustafa Başaran’ın deyişleri, nefesleri, tevhitleri, semahlarıyla büyürken, Pir Sultan’ı, Hatayi’yi, Yunus’u, Karacaoğlan’ı, Nesimi’yi, Dertli’yi tanıdım. Hem ibadetinde hem de muhabbetinde yaşamın ayrılmaz bir parçası olan bağlama (sarı turna) çocukluğumdan beri gönül tahtımın teklifsiz konuğu oldu.
İlkokul, ortaokul, öğretmen okulu, müzik bölümünden geçtikten sonra kardeşlerimle beraber altı yıl Ruhi Su Korosuna devam ettik. Daha sonra Hocam Jirair Aslanyan’dan on bir yıl şan eğitimi aldım.
Müziğin yanında şiire olan tutkum yanımdan hiç ayrılmadı. Şiiri; dilin, yaşamın ve kültürün deli rüzgârı olarak gördüm. Bendeki beni bize çeviren insan sıcaklığı olarak algıladım.
Şiirle dokudum rüzgârımın kumaşını
Şiirle topladım, yağmurun kiremitteki ayak izlerini
Şiirle demledim yorgunluğumun çayını
Ve şiirle ürküttüm,
Korktuğum gecelerin esmer yüzünü.
Yaşamımı; konserler, konferanslar, şiirler, öykülerle birlikte sürdürdüm. İyi ki varlar. Yozluğun kulaç attığı günümüzde onlardan daha sadık bir dost düşünmüyorum...
Hüseyin Başaran Üzerine Ve şiirle ürküttüm,
Korktuğum gecelerin esmer yüzünü.
Yaşamımı; konserler, konferanslar, şiirler, öykülerle birlikte sürdürdüm. İyi ki varlar. Yozluğun kulaç attığı günümüzde onlardan daha sadık bir dost düşünmüyorum...
"Eskimeyen yüzleriniz kaldı bende koyaklardan,
Kır çiçeklerinin dalından topladığım.”
7 Mayıs 1950 tarihinde Hekimhan’ın Ballıkaya köyünde doğdu. Annesi Zehra Başaran, babası Mustafa Başaran’dır. Altı kardeşin en büyüğüdür.
İlkokulu Ballıkaya’da, öğretmen okulunu Diyarbakır’da (Dicle İlköğretmen Okulu) okudu. Van, Hatay, İstanbul’da öğretmenlik yaptı, 1995 yılında emekli oldu. Uzun süre İstanbul’da yaşadı. Daha sonra yılın çoğu zamanını Ballıkaya’da geçiriyor.
Şiir yazmaya ilkokul dördüncü sınıfta başladı. Sevda ağırlıklı olmak üzere her konuda şiiri var. Şiir dili ve yapısı konusunda Sevim Kâhyaoğlu (Edebiyat Öğretmeni) ve Cihat Demirel (Yapımcı-Şair) kendisine yardımcı oldu. Altmışlı yetmişli yıllarda yazdığı ölçülü şiirlerinde, kendisinin aldığı Devrimi takma adını kullandı.
1976 yılında Sıcak Güneş adlı şiir kitabını bastırdı. Kitabın basımında Remzi İnanç destek oldu. Başaran, şiirlerini bağlaması ile çalıp söyleyerek seslendirdi; ses kaseti Zeki Göker’in, ‘Yeniden Doğarız Ölümlerde’ adlı oyununun müziği olarak kullanıldı. Kitaptan dolayı yargılandı ve berat etti.
Anadolu’dan adlı dergide kendisi ile söyleşiler yapılarak şiirleri yayınlandı. Ancak bir süre şiirden uzak kaldı. Doksanlı yıllarda TÖMER Türk Dili’nde, Arguvan Olgusu dergilerinde bazı şiirleri yayınlandı (1992-1994). Arguvan Yolu dergisinde yayınlanan “Kaybettiklerimiz” adlı şiiri ilgi gördü.
Dedesinden ve babasından bağlama, öğretmen okulunda flüt, eğitim enstitüsü müzik bölümünde piyano çalmasını öğrendi. Ancak piyano çalmasını daha sonra ilgilenmediğinden unuttu.
Radyo ve televizyon programları ile konserlerde çalıp söyledi. Bağlamaya, özellikle de dede sazına ağırlık vererek kendi yapıtları dışında dedesi ve babasının çalıp söylediği yapıtları seslendirmeye başladı. Hollanda, İsviçre, Yunanistan, Almanya, İngiltere gibi Avrupa ülkelerinde sahneye çıktı. 1995 yılında ‘Mendil Sallarım Güne’ adıyla kaset doldurdu.
Şiirin yanında öykü de yazan Başaran, hat sanatı ve taşıl (fosil) koleksiyonculuğu ile ilgilenmektedir. Yerel söz ve deyimlere önem vermekte, edebiyat, sanat ve yaşamla ilgili güzel söz ve yazıları bir araya toplamaktadır. Ballıkaya köyünden Zeynep Yalçın’ın (Hasinin Zeynep), “Güzel söz gönül yaylasıdır” sözü ile H. Veldet Velidedeoğlu’nun “Söz yaylasını bulmalı” sözlerinin ne kadar güzel örtüştüğünü belirtir. ‘Sıcak Güneş’ kitabında ‘Ballıkaya’ adıyla yer alan ve çevrede ‘Bizim Köy’ olarak tanınan şiir-türküsü ‘Ballıkaya’yı yetmişli yıllarda tanıtan güzel bir şiiridir.
Yaşamını İstanbul’da, Ankara’da ve Ballıkaya’da sürdürmekte olup, kültürel etkinliklere, televizyonlarda halk müziği ile ilgili programlara katılmıştır. Bazı yazı ve şiirlerini çıkardığım Hekimhan dergisinde yayınladım.
Ballıkaya’da iz bırakan kişileri anlattığı, kız kardeşi Nuriye Başaran’ın 2006 yılında dosya haline getirip gönderdiği şiirlerini, Ballıkaya’da kendisi ile birlikte ‘Mezirme’de Eskimeyen Yüzler’ adıyla kitap bütünlüğünde hazırladım.
Bunları 2007 yılında Ballıkaya’da kendisinden derlediğim özgeçmişini derli toplu bir biçimde sunarken yazmıştım. 2015 yılında da kapak hazırlamıştım. Ancak bugün, ‘Mezirme’de Eskimeyen Yüzler’ Nuriye Başaran ve Naciye Erol’un maddi ve manevi katkıları ile kitap bütünlüğüne kavuştu ve elinizde…
İyi okumalar…
İlkokulu Ballıkaya’da, öğretmen okulunu Diyarbakır’da (Dicle İlköğretmen Okulu) okudu. Van, Hatay, İstanbul’da öğretmenlik yaptı, 1995 yılında emekli oldu. Uzun süre İstanbul’da yaşadı. Daha sonra yılın çoğu zamanını Ballıkaya’da geçiriyor.
Şiir yazmaya ilkokul dördüncü sınıfta başladı. Sevda ağırlıklı olmak üzere her konuda şiiri var. Şiir dili ve yapısı konusunda Sevim Kâhyaoğlu (Edebiyat Öğretmeni) ve Cihat Demirel (Yapımcı-Şair) kendisine yardımcı oldu. Altmışlı yetmişli yıllarda yazdığı ölçülü şiirlerinde, kendisinin aldığı Devrimi takma adını kullandı.
1976 yılında Sıcak Güneş adlı şiir kitabını bastırdı. Kitabın basımında Remzi İnanç destek oldu. Başaran, şiirlerini bağlaması ile çalıp söyleyerek seslendirdi; ses kaseti Zeki Göker’in, ‘Yeniden Doğarız Ölümlerde’ adlı oyununun müziği olarak kullanıldı. Kitaptan dolayı yargılandı ve berat etti.
Anadolu’dan adlı dergide kendisi ile söyleşiler yapılarak şiirleri yayınlandı. Ancak bir süre şiirden uzak kaldı. Doksanlı yıllarda TÖMER Türk Dili’nde, Arguvan Olgusu dergilerinde bazı şiirleri yayınlandı (1992-1994). Arguvan Yolu dergisinde yayınlanan “Kaybettiklerimiz” adlı şiiri ilgi gördü.
Dedesinden ve babasından bağlama, öğretmen okulunda flüt, eğitim enstitüsü müzik bölümünde piyano çalmasını öğrendi. Ancak piyano çalmasını daha sonra ilgilenmediğinden unuttu.
Radyo ve televizyon programları ile konserlerde çalıp söyledi. Bağlamaya, özellikle de dede sazına ağırlık vererek kendi yapıtları dışında dedesi ve babasının çalıp söylediği yapıtları seslendirmeye başladı. Hollanda, İsviçre, Yunanistan, Almanya, İngiltere gibi Avrupa ülkelerinde sahneye çıktı. 1995 yılında ‘Mendil Sallarım Güne’ adıyla kaset doldurdu.
Şiirin yanında öykü de yazan Başaran, hat sanatı ve taşıl (fosil) koleksiyonculuğu ile ilgilenmektedir. Yerel söz ve deyimlere önem vermekte, edebiyat, sanat ve yaşamla ilgili güzel söz ve yazıları bir araya toplamaktadır. Ballıkaya köyünden Zeynep Yalçın’ın (Hasinin Zeynep), “Güzel söz gönül yaylasıdır” sözü ile H. Veldet Velidedeoğlu’nun “Söz yaylasını bulmalı” sözlerinin ne kadar güzel örtüştüğünü belirtir. ‘Sıcak Güneş’ kitabında ‘Ballıkaya’ adıyla yer alan ve çevrede ‘Bizim Köy’ olarak tanınan şiir-türküsü ‘Ballıkaya’yı yetmişli yıllarda tanıtan güzel bir şiiridir.
Yaşamını İstanbul’da, Ankara’da ve Ballıkaya’da sürdürmekte olup, kültürel etkinliklere, televizyonlarda halk müziği ile ilgili programlara katılmıştır. Bazı yazı ve şiirlerini çıkardığım Hekimhan dergisinde yayınladım.
Ballıkaya’da iz bırakan kişileri anlattığı, kız kardeşi Nuriye Başaran’ın 2006 yılında dosya haline getirip gönderdiği şiirlerini, Ballıkaya’da kendisi ile birlikte ‘Mezirme’de Eskimeyen Yüzler’ adıyla kitap bütünlüğünde hazırladım.
Bunları 2007 yılında Ballıkaya’da kendisinden derlediğim özgeçmişini derli toplu bir biçimde sunarken yazmıştım. 2015 yılında da kapak hazırlamıştım. Ancak bugün, ‘Mezirme’de Eskimeyen Yüzler’ Nuriye Başaran ve Naciye Erol’un maddi ve manevi katkıları ile kitap bütünlüğüne kavuştu ve elinizde…
İyi okumalar…
Yorumlar
Yorum Gönder