Ballıkaya’da Eski Yazı Bilenler


Ballıkaya’da Eski Yazı Bilenler

Halk arasında ‘Eski Yazı’, birilerince ‘Eski Türkçe’ olarak nitelendirilen alfabenin Arapça olduğundan kuşku yok. Osmanlılar döneminde Arapçanın daha kolay öğrenilebilmesi için biçimlendirilen, bu nedenle de ‘Osmanlıca’ da denen alfabe ile pek çok kitap ve diğer yayınlar yayınlanmıştır.
Osmanlı döneminde kırsal alandaki okuryazar oranının sıfıra yakın olduğu hesaba katıldığında bizim köyümüzde de çok sayıda okuryazar olduğu düşünülemez. Dolayısıyla eski yazı bilenlerin özellikle Osmanlı'nın son döneminde ve Cumhuriyet döneminde öğrendiklerini anlıyoruz.
Abdullah Öztürk'ün cenazesine gittiğimiz zaman köyde bir haftaya yakın bir zaman kaldık. 6 Aralık 2019 tarihinde muhtar odasında köyümüzün yaşlılarından Cangılının Abidin (Koç) ile eski yazı bilenleri listeledik.

Abidin Akbaba (Ittoğun Abidin)
Abidin Öztürk (Eğitmen)
Abidin Tuna (Divana Abidin Dede)
Abuseyif Oktay
Abuseyif Öztürk (Yusuf Ağanın)
Ali Güner (Kapıkıranın Ali)
Ali Öztürk (Katip Ali)
Garip Koç
Hacı Güner (Kapıkıranın Hacı)
Hüseyin Koç (Polis Hüsü)
Hüseyin Öztürk (Yemenlinin Torunu)
İpşir Oktay (Seyfi Oktay’ın Babası)
İsmail Uçar (Polis İsmail)
Kamber Ağa (Muska yazarmış, Şatıroğullarının itine muska yazan Yemenli değil Kamber Ağa imiş)
Küçük Abidin (Gevheri)
Mahmut Öztürk (Başöğün Mahmut)
Murtaza Arı
Mustafa Erol (Köse Mustafa)
Mustafa Kocaman (Kör Mustafa)
Nefes Erhan
Paşa Öztürk (Paşa Hoca)
Yemenli Abidin
Yusuf Erhan (Cümenin Oğlu)
Yusuf Öztürk (Yusuf Ağa)

Köyümüzde 1926 yılında okul açılmış olup 1929 yılında da yeni yazı ile eğitime başlandığına göre, üç yıl içinde kaç kişinin yeni yazıyı öğrendiğini düşünün artık…
Bu 25 kişi içinde Yemenli, Kamber Ağa ve Küçük Abidin’in eski kuşaktan olduğu bilinir. Diğerlerinin çocukluk ve gençlik dönemlerinin cumhuriyetin ilk yıllarına denk geldiği söylenebilir.
Eski yazıyı neden öğrenmek istediler acaba?
Haydar Efendi'nin çocuklarına eski yazıyı öğretmek için tuttuğu hocayı yaylaya gidince de birlikte götürdüğü seksenli yılların başlarındaki derlemelerimde kaydetmiştim.
Bazı evlerde eski yazı ile yazılmış belgeler olduğu hep söylenir. Gerek el yazması, gerek matbaa baskısı bu belgelerin bazılarının kitap, bazılarının da soy ağacı olduğu öne sürülüyordu.
Örneğin bizde bulunan kalınca kitap iki sütun idi. Büyük sütun Syreti Nebi, küçük sütun Battal Gazi olmak üzere iki kitap bir arada basılmıştı. Komşumuz Cumanın Oğlu Yusuf'un odasında toplanılır ve bu kitap her akşam olmak üzere okunurdu. Hüseyin Yıldırım'ı bazen babam okuyarak dinlendirirdi.
Ne zaman mı?
Ellilerin sonu, altmışların başı...
Biz çocuklar da gider sobanın çevresinde oturup hem ısınır hem de okunanları dinlerdik.
Babam o zaman eski yazıyı biliyordu, sonradan devam etmediğinden unuttu. Yaşam mücadelesi işte...
Başka bir örnek daha vermek istiyorum.
Alvar köyüne yerleşen Ali Çavuş Emminin ondan fazla el yazma kitabı olduğunu Janina Karolevski’nin tez çalışmasından öğrendim. Oysa bildiğim torunu Hamdi’nin bana fotokopi için verdiği üç kitap idi…
Yemenli Abidin’in nahiye müdürlüğü yaptığı hesaba katılırsa kesinlikle okuryazardı. Diğer yandan şair olan Küçük Abidin ve muska yazan Kamber Ağa'nın da okuryazar olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Eski Adalet Bakanı M. Seyfi Oktay’ın babası Emekli Başkomiser İpşir Oktay’ın da elinde çok sayıda eski yazı kitap olduğu söyleniyordu. Ancak bu kitapları birilerinin ‘götürmüş’ olması olasılığını da unutmuyoruz.
Demokrat Parti döneminde eski yazının özendirildiği ve Kur'an kurslarının yaygınlaştığını hesaba kattığımızda bu etkinin köylere kadar uzandığını da unutmayalım…

Not: Başka eski yazı bilen varsa bildirebilirsiniz.

Yorumlar

Popüler Yayınlar