Dayım; Alöğün Hüseyin
Dayım; Alöğün Hüseyin
Bilmem ki neresinden başlayayım, nasıl anlatayım size.
Alöğ'ün Hüseyin derlerdi ona...
Annemin sevgili kardeşi, abisi, benim sevgili dayım. İnsanın, dayıların en hası en güzeli.
Nasıl kocaman bir kalbi, yüreği, gönlü vardı onun bilmezsiniz. Herkese yer vardı onun yüreğinde; yedi kat yabancıdan, bir karıncaya kadar. Kimsenin hatırını, gönlünü kırmazdı. Kimseye sormazdı, kimsin, necisin, nereden gelir nereye gidersin. Her kim olursa olsun, bir insandı, bir tanrı misafiriydi onun için ve sırf bu yüzden saygıyı, sevgiyi, yardımı, değeri hak ederdi
Tam bir emekçiydi. Sahip olduğu her şeyi dişiyle tırnağıyla çalışarak kazanmıştı. Zerre kadar haram lokma geçmemişti boğazından, hak etmediği hiç bir şeyi almamıştı. Kimseye minnet etmezdi ama haksızlığa da gelemezdi.
Gözü tok, gönlü boldu. Köyde kayısısı olmayanlara kasa kasa kayısılar verirdi.
Çocukluğumdan itibaren hep iç içe olduk dayımlarla köyde, İstanbul'da. Ne zaman bir şeye ihtiyacımız olsa, ne zaman başımız dara düşse hep yardımlaşma ve dayanışma içinde olduk. Hep birbirimize tutunduk.
Uzun yıllar köyde çiftçilik yaptı. Bahçeler, bağlar yetiştirdi. Çalışkandı... Sabahın alaca karanlığından, akşamın kör karanlığına kadar çalışırdı.Bazen ben de giderdim yanına. Tarlada, bahçede ateşten, is'ten kararmış bir çaydanlığı vardı, şekeri, çayı, bardağı... Öğlenleri kara kaplı demlikle bir çay koyar, içer, yanında bir iki lokma bir şeyler yer, devam ederdi çalışmaya.
Bir gün -hiç unutmam- yağmur yağıyordu ve dayım bahçeye gidiyordu çalışmaya. "Dayı nereye gidiyorsun, yağmur yağıyor" dediğimde "Oooo yeğenim, varsın yağsın, biz şeker miyiz ki, tuz muyuz ki eriyek, hangi bir gün yağmurun durmasını bekleyek?" deyip, devam etmişti.
Yetmişli yıllarda İstanbul'a gelmişti çalışmaya. İnşaatlarda çalıştı birkaç yıl babamlarla beraber. Sonra köyüne döndü tekrar, çiftçiliğe...
O benim için dünyanın en güzel insanlarından biriydi ve en güzel dayısı...
Onlar, belki de bir kuşağın son temsilcileriydi; çalışkan, dürüst, namuslu, ekmeğini taştan çıkaran bir kuşağın...
Hasretle ve özlemle....
"Senin emekçin olaydım
Şen olası türküsü
Dost kokusu,
Alöğ'ün Hüseyin derlerdi ona...
Annemin sevgili kardeşi, abisi, benim sevgili dayım. İnsanın, dayıların en hası en güzeli.
Nasıl kocaman bir kalbi, yüreği, gönlü vardı onun bilmezsiniz. Herkese yer vardı onun yüreğinde; yedi kat yabancıdan, bir karıncaya kadar. Kimsenin hatırını, gönlünü kırmazdı. Kimseye sormazdı, kimsin, necisin, nereden gelir nereye gidersin. Her kim olursa olsun, bir insandı, bir tanrı misafiriydi onun için ve sırf bu yüzden saygıyı, sevgiyi, yardımı, değeri hak ederdi
Tam bir emekçiydi. Sahip olduğu her şeyi dişiyle tırnağıyla çalışarak kazanmıştı. Zerre kadar haram lokma geçmemişti boğazından, hak etmediği hiç bir şeyi almamıştı. Kimseye minnet etmezdi ama haksızlığa da gelemezdi.
Gözü tok, gönlü boldu. Köyde kayısısı olmayanlara kasa kasa kayısılar verirdi.
Çocukluğumdan itibaren hep iç içe olduk dayımlarla köyde, İstanbul'da. Ne zaman bir şeye ihtiyacımız olsa, ne zaman başımız dara düşse hep yardımlaşma ve dayanışma içinde olduk. Hep birbirimize tutunduk.
Uzun yıllar köyde çiftçilik yaptı. Bahçeler, bağlar yetiştirdi. Çalışkandı... Sabahın alaca karanlığından, akşamın kör karanlığına kadar çalışırdı.Bazen ben de giderdim yanına. Tarlada, bahçede ateşten, is'ten kararmış bir çaydanlığı vardı, şekeri, çayı, bardağı... Öğlenleri kara kaplı demlikle bir çay koyar, içer, yanında bir iki lokma bir şeyler yer, devam ederdi çalışmaya.
Bir gün -hiç unutmam- yağmur yağıyordu ve dayım bahçeye gidiyordu çalışmaya. "Dayı nereye gidiyorsun, yağmur yağıyor" dediğimde "Oooo yeğenim, varsın yağsın, biz şeker miyiz ki, tuz muyuz ki eriyek, hangi bir gün yağmurun durmasını bekleyek?" deyip, devam etmişti.
Yetmişli yıllarda İstanbul'a gelmişti çalışmaya. İnşaatlarda çalıştı birkaç yıl babamlarla beraber. Sonra köyüne döndü tekrar, çiftçiliğe...
O benim için dünyanın en güzel insanlarından biriydi ve en güzel dayısı...
Onlar, belki de bir kuşağın son temsilcileriydi; çalışkan, dürüst, namuslu, ekmeğini taştan çıkaran bir kuşağın...
Hasretle ve özlemle....
"Senin emekçin olaydım
Şen olası türküsü
Dost kokusu,
Dost selamı Türkiye"
Yorumlar
Yorum Gönder