İlkokul Üçüncü Sınıf Öğretmenim İsmail Yıldırım

İlkokul Üçüncü Sınıf Öğretmenim İsmail Yıldırım

İsmail Koç, İbrahim Yalçın, İsmail Yıldırım
(Akçadağ Köy Enstitüsü)
İlkokul birinci sınıfta öğretmenim Eğitmen Abidin Öztürk, ikinci sınıfta İpşir Güner, üçüncü sınıfta İsmail Yıldırım, dört ve beşinci sınıfta da Zeynep Oktay oldu.
Öğretmenim İsmail Yıldırım’ın, 31 Ekim 2017 tarihinde Ballıkaya’da yaşamöyküsünü derledim. 18 Ağustos 2008 tarihinde Ballıkaya’da bana verdiği bazı derlemeler ile ve çeşitli zamanlardaki bilgilerle ve de fotoğraflarla bir dosya oluşturdum. Elli sayfaya yakın bir kitapçık ortaya çıktı. Yakın zamanda tamamlayıp, basımını yaparak öğretmenime armağan edeceğim.
Burada öğretmenim İsmail Yıldırım’a saygılarımla yaşamöyküsünü paylaşmak istiyorum.

İsmail YILDIRIM

1936 yılında Hekimhan ilçesi Mezirme (Ballıkaya) köyünde doğdu. Annesi Elif, babası Ali Yıldırım’dır. 
İlkokulu Ballıkaya köyü İlkokulunda okudu. Öğretmenleri Hüseyin Erdoğan ve Ali Öztürk idi. 
1948-1954 yılları arasında Akçadağ Köy Enstitüsünde okudu. Okul yaşamında kütüphane başkanlığı yaptı. Âşık Veysel’in bağlama öğretmenliği zamanında bağlama çalmayı öğrendi.
Vali Ali Rıza Aydos'un Ballıkaya Ziyareti
(1966)
Okul bitirme uygulama çalışmasını Akçadağ ilçesi Ören köyünde yaptı.
1954 yılında okulu bitirdikten sonra Çapa Yüksek Öğretmen Okulu Pedagoji Bölümünü kazandı. Buradaki öğrenciliği üç ay sürdü.
Bir süre sonra Muş Günlük köyünde göreve başladı. Daha sonraki yıllarda Muş merkez Asköy, Malatya Hekimhan Başkınık ve Ballıkaya, Malatya Eğribük, merkez Aşağı Uçbağlar İlkokulu, Kemal Özalper İlkokulunda görev yaptı. İstanbul’da Beyoğlu, Merter, Siyavuşpaşa ilçelerinde çeşitli okullarda görev yaptıktan sonra 1981 yılında emekli oldu.
Emekliliği süresinde on yıl kadar İstanbul’da büfe işletmeciliği yaptı. Yaşamını İstanbul’da sürdürüyor.
1956 yılında Ballıkaya halkından Süleyman ve Bağdat Öztürk kızı Elif Hanım ile evlendi. Haluk (1960) ve Namık (1963) adlarında iki erkek çocukları var.
Askerliğini 1962 yılında Sivas Kabakyazı’da yedek subay olarak yaptı.
Ballıkaya’da görev yaptığı süreçte ilkokul, sağlık ocağı, Atatürk büstü yapımı konularında etkinliklerde bulundu. Atatürk büstünün açılışında Malatya Valisi Ali Rıza Aydos Ballıkaya’ya davet edildi.
Ballıkaya'daki yaşlılardan yöre kültürü ile ilgili derlemler yaptı. Bu derlemeler arasında Kör Mustafa adıyla anılan İngilizlere esir düşen, yıllarca sonra Hindistan’dan firar ederek kurtulan ve köye dönen Mustafa Kocaman’ın anıları da yer alır.
Okul ve öğretmenlik yaşamı ile ilgili bazı anılarını kendi kaleminden okuyalım.

Su Borusu Hattı Döşenmesi


Akçadağ Köy Enstitüsünde okurken okula getirilen içme suyu hattının kanalını kazmak için öğrenciler görevlendirildi. Herkese belli bir alan verildi. Bana verilen alan hep taş kaya çıktı ve kazamadım, elimi koynuma sokup oturdum. Okul müdürü Selami Uludoğan geldi, beni oturur görünce, neden iş yapmadığımı sordu. Ben de taş kaya olduğu için kazamadığımı söyledim. Bana kızdı ve kovalamaya başladı. Tarlada bulunan çağılın çevresinde dolandık birkaç kez. Oldukça kilolu idi, yorulmuş olmalı ki durdu ve arkadaşlara, “Gelin, burayı da kazın” diye seslendi. Arkadaşlar geldiler, hep birlikte kazıp bitirdik.

Üç Ay Süren Öğrenciliğim

Akçadağ Köy Enstitüsünü bitirince Çapa Yüksek Öğretmen Okulu Pedagoji Bölümünü kazandım. İstanbul’a gittim ve okula kaydolup okumaya başladım. Bir gün İstanbul’da bulunan akrabamız polis memuru Abidin Akbaba yanıma geldi. “En kısa sürede okulu bırakıp köye döneceksin” dedi. Meğerse annem babam “okutamayız” diye haber salmışlar.
Okula devam etmek istediğimi belirttiğimde, “Seni muhbirlerim” dedi. Kendisi istihbaratta çalışan bir polisti, yapar mı yapardı; on yedi yaşında idim ve okuldan vazgeçmek zorunda kaldım. Böylece üç aylık öğrenciliğim de sona erdi.

“Tam Aradığımız Öğretmen”
Ballıkaya'da Yusuf Öztürk İle
(31 Ekim 2017)
Pedagoji bölümünü bırakınca bir süre sonra tayinimin çıktığı Muş ili Günlük köyüne gidip göreve başladım. Okul tamamen harap idi. okulda iken marangozluk, demircilik, duvarcılık gibi derslerimiz vardı. Dolayısıyla okulu onarmaya ve de tuvalet yapmaya karar verdim.
Köylüyü toplayıp imece yapmaya karar verdik. Köyün yakınlarında Ağtarla denilen bir yer vardı, oradan beyaz toprak getirip okulun sıva ve badana işlerini tamamladık.
Köylülere tahta getirttim, bunları kesip kerpiç kalıbı haline getirdim. 600-700 kadar kerpiç döktük. Tuvalet çukurunu kazarken bir cip durdu ve iki kişi indi. Biri yaklaşarak, “Öğretmen misin?” dedi. “evet” dedim. Üstüm başım toz toprak, çamur içinde idi. “Bu nasıl öğretmenlik? Açığa alırım seni!” dedi. Diğer kişi, “Dur!” aman ha, öyle düşünme. Tam aradığımız öğretmen bu” dedi.
Önce gelen Milli Eğitim Müdürü, sonraki ise vali imiş. Vali, “Ne yapıyorsun?” dedi. Ben de tuvalet yapmaya çalıştığımızı, bir erkek bir de kızlar için iki göz olacağını anlattım. Beni kucakladı, “Bir isteğin olursa beklerim” dedi.

Yorumlar

Popüler Yayınlar